15 Aralık 2014 Pazartesi

HIGH AND LOW (Tengoku To Jigoku) - 1963

HIGH AND LOW

(sürpriz bozan/spoiler içerir!)

Akira Kurosawa'nın yönettiği filmin başrollerinde Toshiro Mifune ve Tatsuya Nakadai var. Suç-drama türündeki filmin yapım yılı 1963.

Akira Kurosawa'nın edebiyata ve özellikle de Dostoyevski, Shakespeare ve Gorky'nin eserlerine hayranlığı belirtmiştir. Bunun doğal bir yansıması olarak  Dostoyevski'den "Idiot" (Budala), Shakespeare'den "Thrones of Blood" (Macbeth), Gorky'den de "The Lower Depths" adlı eserleri sinemaya uyarlamış ve yönetmişti.

Bu sefer Ed McBain'nin detektif romanı "King's Ransom" uyarlamış. Pek sadık kalmadığı söylense de (kitabı okumadım) filmin sadece genel çerçeveyi romandan aldığı belirtiliyor. Kurosawa hikâyeyi (daha öncekilerde olduğu gibi) kendi vurgulamak istediklerine, sinematik ihtiyaçlarına ve zamanın Japonya'sına göre değiştirmiş. Filmde Dostoyevski'nin ve Shakespeare'in temaları hissedilir ölçüde.

Filmin kısaca öyküsü: Kingo Gondo (Mifune) Ulusal Ayakkabı Şirketi'nin üst düzey yöneticilerindendir. Şirketinin gidişatı beğenmediğinden gizlice şirket hisseleri alarak şirketin kontrolünü ele geçirmeyi planlamaktadır. Güçlü, sert ve mücadeleci bir adamdır.

Gondo'nun oğlu ve şoförünün oğlu birlikte şerif-kovboy oyunu oynamakta ve sırayla kıyafetleri değiştirmektedirler. Çocuklar bir süreliğine ortadan kaybolur. Bu sırada bir telefon gelir, arayan kişi Gondo'ya oğlunu kaçırdığını ve ondan istediği fidyeyi ödemesini ister. Gondo kabul eder. Ama bu sırada Gondo'nun oğlu odaya girer. Anlaşılır ki fidyeci yanlış çocuğu kaçırmıştır. Ama yine de Gondo'dan fidyeyi ödemesine aksi takdirde çocuğu öldüreceğini söyler. Gondo tüm parasını şirket hisseleri için depozito ettirdiğinden aslında tek kuruşu yoktur. Borç alıp öderse elinde her şeyi yitirerek, batacaktır. Bu yüzden parayı ödemeyeceğini söyler. Ancak daha sonra bu kararının üzerine yüklediği ahlaki baskının altında ezilerek vazgeçer ve parayı ödemeyi kabul eder. Polisler de çocuğu kurtardıktan sonra parayı bulup ona geri getirmek üzere söz verirler.

Para bir trenden atılarak fidyecilere verilir ve şoförün oğlu sağ salim eve geri döner. Ve ilk kısım biter.

Filmin ikinci kısmı neredeyse belgesel tarzı bir yaklaşımla polis soruşturmasını ve prosedürünü ortaya seriyor. Şef Detektif Tokura'nın (Nakadai) liderliğinde yapılan uzun soruşturma ve takipler sonucunda fidyeci yakalanır. Ve idam edilmeden önce Gondo ile yüzleşir.

Finalde, Gondo (Mifune) ve çocuğu kaçıran katil olan Takeuchi (Yamazaki) konuşmalarında Dostoyevski etkisi bariz. İyi yazılmış diyaloglar ve performanslar eşliğinde sağlam bir final izliyoruz.

Filmin çekildiği yıllarda Japonya'da çocuklara karşı işlenen suçların cezaların azlığından toplumun şikayetçi olduğu ve bu konuda tartışmaların sürdüğü bir zaman olduğunun altını çizmek gerekir. Kurosawa bu sosyal konuya filmin alt metninde yer verdiği görülmektedir.

Ayrıca savaş sonrası Amerikan kontrolündeki Japonya'nın üzerindeki batı kültürü etkisinin bir hayli fazla olduğunu görüyoruz. Gondo'nun evi tamamen batılı tarzda döşenmiş olması, birkaç sahnede kimono giymiş kadınlar hariç filmin genelinde herkes batılı kıyafetler içinde olması vs...

Kurosawa'nın eroin bağımlılarını yaşadığı yerde geçen sahnesi ve zamanına göre gerçekçiliği övgüye değer.

Kurosawa yine atmosfer katmak için oyuncularında yaz ve terleme etkilerini gösteriyor. Bir nevi Kurosawa'nın imzalarından. Terleme, sıcak ve oyuncuların ilginç fiziksel jestleri bir çok Kurosawa filminde görebilirsiniz. Bu filmde özellikle ikinci kısımda polis merkezinde polislerin rapor verdiği sahnede sürekli terleyen polisler, terli gömlekler, mendillerle yüzlerini silen polisler, yelpazeler, çalışan vantilatörler... Kurosawa bu tür sahneleri genelde soğuk zamanlarda çektiğini, çünkü oyuncuların sıcakta sıcağa daha az fiziksel tepkiler verdiğini söylüyor.

Filmin çerçevesi yani çekim formatı geniş ekran 2.35:1. Bu formatta Kurosawa usta işi kompozisyonlar sergiliyor. İnce planlanmış, hayli kareografik sahneler ve oyuncuların performanslarıyla filmin sahneleri sinema dersi niteliğinde. Mesela kesintisiz olarak beş dakika süren ve Mifune'nin karakteri Gondo'nun fidye çantalarına gizli "pembe" boya tuzaklarını yerleştirmeye başlamasıyla biten sahne gibi...



"Pembe boya" demişken, başka bir anekdot olarak: çocuğu kaçıran Takeuchi bu çantalardan kurtulmak isteyip bir çöp yakım merkezine bırakır. Bu merkez Gondo'nun evinden görünmektedir. Çantalar yanarken pembe duman yükselir. Böylece Gondo ve polisler dumanı görür. Siyah-Beyaz olan filmde pembe dumanlar negatif üzerinde el işiyle boyanarak elde edilmiş. Benzer uygulamayı 1946'da "Spellbound" adlı filminde Alfred Hitchcock yapmıştı. Finaldeki tabancayla intihar sahnesinde seyirciye(ekrana) doğru sıçrayan kan damlalarını kırmızıya boyatmıştı:)

Filmin geneli geniş açı lensle çekilmiş ve çoğunlukla deep focus hakim. Kurosawa genelde tele lensleri sevse de bu filmde kullanımları daha az. Kurosawa genelde iki kamera kullandığını, bazı durumlarda ise üçe çıktığını belirtiyor. Ancak bu filmde paranın trenden atıldığı sahnede -- tekrar yapamayacağı için -- eş zamanlı olarak dokuz kamera çalışmış.

Ayrıca film incelikli bir ses çalışmasına sahip. Özellikle ses kurgusu zamanına göre gayet başarılı ve hikayeye hizmet ediyor.

Filmin orjinal Japon ismi "Cennet ve Cehennem" anlamında. Uluslararası isim olarak başta "Heaven and Hell" kullanılsa da daha sonra İngilizce ismi "High and Low" olarak değiştirilmiş.

Filmin Criterion Collection'dan çıkan DVD/Blu-ray seti bir hayli doyurucu. İyi bir görüntü-ses transferinin yanı sıra yapım belgeselleri, röportajlar, film fragmanı ve sinefilleri tıka basa bilgiyle doyuran Akira Kurosawa uzmanı Stephen Price'ın film eşliğindeki yorumları paha biçilmez. Ayrıca sette bulunan 36 sayfalık kitapçıkta film eleştirmeni Geoffrey O'Brien'ın makalesi ve Donald Richie'nin 1963'de sette Kurosawa ile yaptığı röportaj bulunuyor. Set R1/RA bölge kilitli. Sadece İngilizce alt yazı var. Yorumlarda alt yazı yok.

imdb

1 Aralık 2014 Pazartesi

SORRY, WRONG NUMBER - (1948)

SORRY, WRONG NUMBER


(sürpriz bozan/spoiler içerir!)

Yönetmenliğini Anatole Litvak'ın yaptığı noir-gerilim türündeki filmin baş rollerinde Barbara Stanwyck ve Burt Lancaster var. Lucille Fletcher'ın aynı adlı radyo oyunundan uyarlanan filmin yapım tarihi 1948.

Zengin bir iş adamının şımarık ve her istediğini elde etmeye alışık olan kızı Leona Stevenson bir çeşit kalp rahatsızlığından ötürü yatalaktır. Bu hâlinde en yakın arkadaşı yanı başında duran telefonudur. Evde yalnız olduğu bir gece eşini arar, operatör eşini bağlarken hatlar karışır(!) ve iki katilin aralarındaki konuşmalara kulak misafiri olur. Adamların arasında geçen bu konuşmadan: O gece 11:15'de bir kadının öldürüleceğini ve müşterilerinin bu olaya soygun süsü verilmesini istediğini söylerler. Ardından hat kesilir.

Bunları duyan Leona çeşitli yerlere telefon açarak derdini anlatmaya çalışır. Ama verdiği bilgiler polise ve aradığı diğer kişilere yetersiz geldiğinden bir sonuç elde edemez. Aynı zamanda kocası Henry'ye (Burt Lancaster) de ulaşmaya çalışmakta ama bir türlü başarılı olamamaktadır. O gece aradığı insanlarla yaptığı konuşmalara eşlik eden flashback'ler sayesinde Leona ve Henry'nin geçmişine tanıklık ederiz. Aynı zamanda geçmişlerinin onları bugünkü bulundukları noktaya nasıl getirdiğini de...

Leona konuştuğu kişilerden öğrendikleriyle ve aldığı ipuçlarıyla kocasının bilmediği yüzlerini keşfedecek ve bir yandan da koskoca New York şehrinde saat 11:15'de öldürülecek kadını kurtarmak için tek başına çabalayacaktır.

Barbara Stanwyck, Leona rolündeki performansıyla En İyi Kadın Oyuncu Oscar'ına aday gösterilmiş.

Film, yönetmen Anatole Litvak'ın en iyi filmlerinden biri olduğu gibi 1940'lı yılların noir filmlerinin de en iyi örneklerinden biri.

Ayrıca Sol Polito'nun sinematografisi ve Franz Waxman'ın müzikleri bu noir filme çok şey katıyor.

İlgilisine...


imdb