1 Şubat 2016 Pazartesi

MARKETA LAZAROVA - (1967)

MARKETA LAZAROVA

Yönetmenliğini Frantisek Vlacil'in yaptığı bu tarihi filmin senaryosunu Vladislav Vancura'nın aynı adlı romanından Frantisek Vlacil ve Frantisek Pavlicek uyarlamış.

Orta çağlarda Hristiyanlar ve Paganların arasında çatışmaların sürdüğü zamanlar... Zaman zaman soygunculukla geçinen bir şövalye grubunun lideri olan Kozlik'in oğlu Mikolas komşuları olan Hristiyan toprak ağası Lazar ve adamları tarafından dövülür. Mikolas intikam almak için Lazar'ın köyünü adamlarıyla basar. Mikolas ve adamları Lazar'ın akli dengesi bozuk oğlunu öldürür, Lazar'ı köyün kapısına çarmıha gerer gibi çivilerler ve Lazar'ın kızı Marketa'yı da kaçırırlar. Filmin ikinci bölümünde gaddar bir şekilde başlayan Marketa ve Mikolas'ın ilişkisi gelişirken bir yandan da birçok yan hikaye izleriz.

Yönetmen Vlacil filmin açılışında Anlatıcı'nın belirttiği gibi hikâyeyi biraz "rastgele", sırasız bir kurguyla anlatıyor gibi görünse de tüm sahneler dramatik açıdan birbiriyle bağlantılı. Film şiirsel, deneysel ve yer yer de halüsinatik bir havaya bürünüyor.

Marketa karakterini Magda Vasaryova canlandırıyor. Kariyerinin ilk uzun metraj rolünde gayet başarılı; sadece kocaman gözleriyle bile karakterinin hislerini yansıtabiliyor. Mikolas rolünde ise nispeten daha tecrübeli olan Frantisek Velecky var.

Filmin siyah-beyaz sinematografisi - kompozisyonlarıyla, zoom lenslerin kullanımıyla, aydınlatmasıyla...- hayranlık uyandırıyor. Filmin görüntü yönetmeni Bedrich Bat'ka.

Ayrıca filmin kostüm tasarımı da bir hayli özenli ve detaylı. Filmin kostüm tasarımcısı -Milos Forman'ın Amedeus filmiyle En İyi Kostüm Oscar'ı kazanan- Theodor Pistek.

Filmi Criterion Collection'dan çıkan blu-ray baskısından izleme fırsatım oldu. Filmin 4K çözünürlükte taranarak restore edilmiş dijital master'ından yapılan 1080p görüntü transferi gerçekten çok başarılı. Açıkçası günümüzde çekilen birçok film -neredeyse 50 yıllık olan- bu filmden daha iyi görünmüyor.

Filmin ses tasarımı gayet iyi olsa da maalesef filmin diyalogları sette kayıt edilmemiş. Sonradan yapılan dublajı da biraz özensiz; replikler ve dudaklar senkronize değil. Bu durum zaman zaman izleyicinin dikkatini dağıtıp, konsantresini bozuyor.

Film 1998'de Çek film eleştirmenleri tarafından yapılan oylamada tüm zamanların en iyi Çek filmi seçilmiş.

İlgilisine...

imdb


ANONYMOUS - (2011) - SİNEMATOGRAFİSİ ÜZERİNE...

ANONYMOUS - SİNEMATOGRAFİK AÇIDAN KISA NOTLAR

Yönetmenliğini Roland Emmerich'in yaptığı bir fantezi politik komplo teorisini barındıran filmin görüntü yönetmeni Anna J. Foerster.

Film tamamı dijital Arri Alexa kamera ile çekilen ilk uzun metraj film. Aynı zamanda görüntü yönetmeni Foerster'ın da dijital olarak çektiği ilk uzun metraj film.

Anna Foerster lens olarak Arri/Zeiss Master Prime lensleri ve yine Arri'nin LWZ-1 zoom lensini (15.5-45mm T2.6) tercih etmiş.

Emmerich ve Foerster ilham olarak Johannes Vermeer'in puslu, gün ışığı ile aydınlanan resimlerini; Georges de La Tour'un mum ışığıyla aydınlanan kanvaslarını ve Elizabeth dönemi Tudor portrelerini almışlar.



Filmde Elizabeth ve Oxford'un katıldığı balo sahnesi için çift fitilli 300'den fazla balmumundan yapılmış mum kullanılmış. Ortaya gerçekten de görsel açıdan otantik ve etkileyici bir sahne çıkmış. Ama bu arada belirtmeliyim ki mumlardan ortaya çıkan duman set ekibinin nefes almasını zorlaştırırken dumanın difüzyon etkisi görüntü yönetmeni Foerster'i görsel anlamda memnun etmiş. Çünkü duman bir yandan dijital kameranın ve modern lenslerin keskinliğini(sharpness) azaltırken bir yandan da esinlendikleri tablolardaki o puslu atmosferi yaratmalarına olanak sağlamış. Foerster keskinliği azaltmak için lens üzerinde difüzyon filtreleri kullanmamış; onun yerine sis makinesi kullanarak ortamın atmosferini difüze etmiş ve elbette yine Elizabeth dönemi tablolarındaki gibi otantik puslu bir görüntü elde etmiş.



Filmin hikâyesi uzun dönemlere yayılıyor. Foerster her döneme farklı bir görsel yaklaşım getirmiş. Örneğin: hikâyenin başlarındaki (kronolojik açıdan/flashbackler de diyebiliriz) sahnelerde canlı ve parlak renkler kullanılmış, Elizabeth ve Oxford'u çevrelerinden yalıtmak için telefoto lensler tercih edilmiş; kamera ise akıcı bir şekilde hareket ediyor. Ancak hikâyenin "şimdiki" zamanında görüntüye soğuk renkler hakim, kamera daha çok sabit duruyor ve geniş açı lensler kullanılmış.

Foerster tüm gece sahnelerini 1280 ASA'da T2.8'de; gündüz iç mekanları ise 800 ASA'da T4.5-T5.6 arasında çekmiş.

Gerçekten de yönetmen Emmerich ve sinematograf Foerster esinlendikleri ressamların resimlerindeki gibi bir aydınlatmayı filme aktarabilmişler. Eğer sinematografi ve aydınlatma ile ilgileniyorsanız bence filme bir göz atmalısınız. İlgilisine... 


Kaynak: ASC Magazine (Eylül 2011)