1 Aralık 2016 Perşembe

THE EMIGRANTS (Utvandrarna) - (1971) & THE NEW LAND (Nybyggarna) - (1972)

THE EMIGRANTS (Utvandrarna) & THE NEW LAND (Nybyggarna)


Jan Troell'in yönettiği, sinematografisini üstlendiği, kurguladığı bu destansı filmlerin senaryosunu Vilhelm Moberg'in Göçmen serisi romanlarından Jan Troell ve filmin yapımcısı Bengt Forslund birlikte uyarlamışlar.

Filmde İsveç'in Smaland bölgesinde yaşayan bir grup insanın 1844 yılında Amerika'nın Minnesota eyaletine göç etme macerasına ve orada yaşadıklarına tanıklık ediyoruz.

The Emigrants'ın ilk yarısı karakterlerimizin göç etmek için sebepler edinişine, ikinci yarısı ise karakterlerimizin zorlu okyanusu aşma mücadelesine ve gemide yaşadıklarına yoğunlaşıyor. Filmin finalinde ise göçmenlerimiz hayal ettikleri topraklarına ulaşıyorlar.

İkinci film olan The New Land ilk filmin bittiği yerden başlıyor. Karl Oscar eşi Kristina ve çocuklarını alarak işaretleyip sahiplendiği araziye doğru yolculuğa çıkar. Bu filmde göçmenlerin yeni ülkelerinde yeni hayatlarını kurmalarını, birbirleriyle olan ilişkilerini, karşılaştıkları zorlukları, kayıplarını, değişimlerini, yalnızlıklarını, duygusal ve tarihi açıdan çatışmalarını izliyoruz.


Bu iki film kanımca sinema tarihinin en başarılı roman(lar) uyarlamaları arasındalar. Gerçi iki ayrı film olarak gösterime girseler de onlara tek film gözüyle bakabiliriz. Çünkü ikinci film ilkinin kaldığı yerden devam ediyor ve aynı oyuncularla aynı zamanda çekilmiş. Sadece uzun sürelerinden ötürü ikiye bölünmüş. Bu epik uyarlamanın ilk filmi olan The Emigrants 192 dakika, ikinci film The New Land ise 202 dakika. Süreleri uzun olsa da belirtmeliyim ki izlerken bir dakika dahi sıkılmadım.

Filmin başrollerinde Liv Ullmann ve Max von Sydow var. İkisi de karşılıklı olarak oyunculuk yeteneklerini döktürüyorlar. Liv Ullmann'ın performansı unutulmaz, hayatının oyunculuğunu sergilemiş.(Röportajlarında kendisi de böyle düşündüğünü söylüyor). Ayrıca filmin yardımcı oyuncuları da rollerinde çok başarılılar. Özellikle Eddie Axberg, Allan Edwal, Monica Zetterlund ve Pierre Lindstedt. (Küçük bir anekdot olarak Eddie Axberg'in aynı zamanda filmin ses departmanında da çalıştığını belirteyim.)

Jan Troell'in hassasiyeti yönetimine, kamerasına, kurgusuna ve tüm oyuncularının performanslarına yansımış. Yönetmen kamerasıyla detayları, karakterlerinin duygularını ve o insanların hayatlarının ritmini çok güzel yakalamış. Şiir gibi bir film(ler).


Filmin set tasarımı ve kostüm tasarımı da bir hayli detaylı ve özenli. Filmin sanat yönetmeni P.A. Lundgren, kostüm tasarımcısı ise Barry Lyndon ile Oscar kazanan Ulla-Britt Söderlund.

Son bir anekdot olarak The Emigrants 1972 yılında En İyi Yabancı Film, 1973 yılında ise En İyi Film, Yönetmen, Kadın Oyuncu ve Uyarlama Senaryo dallarında Oscar ödülüne aday olurken ikinci film The New Land de aynı yıl En İyi Yabancı Film dalında Oscar'a aday gösterilmiş. Bu durum Oscar tarihinde bir ilk ve tek. Kanımca Akademi Max von Sydow'un performansını atlamış, keza filmin sinematografisini de...


Bu filmleri ilk izlediğim zaman hazine bulmuş gibi olmuştum. Çünkü beni sinematik açıdan üst düzey bir yolculuğa çıkartmışlardı. Açıkçası günümüzde bu türde, kalitede ve sürelerde filmlerin artık beyaz perdeyle buluşması çok zor gibi görünüyor.

İlgilisine...


JIGOKU - (1960)

JIGOKU (Cehennem)

Nobuo Nakagawa'nın yönettiği, zamanla kültleşmiş olan bu korku filminin başrollerinde Shigeru Amachi, Yoichi Numata ve Utako Mitsuya var.

Senaryosunu Nakagawa ve Ichiro Miyagawa'nın yazdığı filmin ilk yarısı dünyada, ikinci yarısı ise cehennemde geçiyor.

Filmin dünyada geçen ilk yarısında, ilahiyat öğrencisi olan Shiru'nun ve çevresinin, ruhunu kötülüğe satmış olan Tamura'nın etkileriyle yıkıma uğramasını izliyoruz. Bir kötülük bir diğerini doğuruyor. Ölen ölene...

Filmin cehennemde geçen ikinci yarısında ise filmin ilk yarısında neredeyse tümü ölmüş olan karakterler cehennemde psikolojik ve fiziksel işkencelere maruz kalıyorlar. Shiru, Dante'nin İlahi Komedya'sındaki gibi cehennemde geziyor.

Görsel açıdan bir hayli vurucu olan cehennem sahneleri birçok gore (kanlı) sahne barındırıyor. Hâliyle film, zamanının en çok kan ve özel efekt barındıran Japon korku filmlerinden biri olmuş. Filmin cehennem konsepti Budizm'i temel alsa da İbrani dinlerin cehennem anlayışıyla da bir hayli örtüşüyor.

Nakagawa filme tiyatral ve operatik bir bakış açısıyla yaklaşsa da yönetmenin görselliği bir hayli sinematik ve vurucu. Bence Nakagawa filmin bir hayli düşük bütçesine rağmen çok iyi bir iş çıkarmış. Ayrıca Jigoku, kariyerinde 90'dan fazla film yönetmiş olan Nakagawa'nın yönettiği sekiz korku filminden biri.

Filmi zamanının klasik Japon korku (kaidan) filmlerinden ayıran özelliği ise Nakagawa'nın görselliği, yaklaşımı ve yoğun gore(kanlı) işkence sahneleri diyebiliriz. Kırmızı renk filmde dominant. Ama tüm kanlı sahneler arasından aklıma kazınan imge kansız bir sahne oldu: Ağır çekimde acı çeken bedenlerin kaldırdıkları elleri...

Efsanevi Toho stüdyolarının kurucuları tarafından kurulmuş olup zamanında düşük bütçeli sömürü filmleriyle ünlenmiş Shintoho (Yeni Taho) stüdyoları tarafından dağıtılan film gişede başarılı olsa da stüdyoyu iflastan kurtaramamış ve 1961'de iflas eden Shintoho stüdyosunun son prodüksiyonu olmuş.

İlgilisine...