1 Ocak 2016 Cuma

SWEET AND LOWDOWN - (1999)

SWEET and LOWDOWN

Woody Allen'ın yazıp yönettiği filmin başrollerinde Sean Penn ve Samantha Morton var.

1930'lu yıllarda geçen filmde kendini Django Reinhardt'dan sonra dünyanın en iyi ikinci gitaristi olarak kabul eden Emmet Ray'in maceralarını izliyoruz.

Wood Allen hayali karakteri Emmet Ray üzerine "uzmanlarla ve kendisiyle" yapılan röportajları filme yerleştirerek bir belgesel, bir mockumentary havası yaratıyor (daha önce Zelig adlı filminde de bunu yapmıştı. Ama tabii o film neredeyse komple bir belgesel havasındaydı).

Bence filmde Sean Penn kariyerinin en iyi oyunculuklarından birini sergiliyor. Yine aynı şekilde Samantha Morton da Emmet Ray'in tanışıp zamanla sevdiği ama bağlanamadığı dilsiz Hattie rolünde ince, dokunaklı bir performans sergiliyor. İki oyuncu da performanslarıyla Oscar'a aday olmuştu.

Bu arada Woody Allen filmdeki ana karakterleriyle ve bazı sahnelerde hayranı olduğu Fellini'nin La Strada adlı filmine selamlar göndermeyi de ihmal etmiyor.

İyi senaryo, iyi oyunculuklar ve güzel müziklerle dolu bir Woody Allen filmi...

İlgilisine...

imdb

CAPTAIN BLOOD - (1935)

CAPTAIN BLOOD

Yönetmenliğini Michael Curtiz'in yaptığı bu swashbuckle macera filminin başrollerinde Errol Flynn ve Olivia De Havilland var.

Filmin senaryosunu Rafael Sabatini'nin aynı adlı macera romanından Casey Robinson uyarlamış.

Doktor Peter Blood, İngiltere'de Kral II. James'e karşı düzenlenen isyanda isyancılardan birini tedavi ederken gözaltına alınır ve ihanetten idama mahkum edilir. Ancak karar değişir ve köle olarak satılmak üzere -diğer isyancılarla birlikte- Port Royal'e gönderilir. 

Port Royal'de Arabella tarafından satın alınan Peter zamanını doktorluk yaparak geçirirken bir yandan da özgürlük hayalleri kurmaktadır. Tabii bu sırada Arabella ile aralarında da bir aşk filizlenmeye başlar. Sonunda Blood ve arkadaşlarının beklediği kaçış fırsatı önlerine gelir. Şehre saldıran bir İspanyol korsan gemisini ele geçirirler ve kaçarlar. Artık Karayipler'de korsanlık yapacaklardır. Doktor Blood, Korsan Kaptan Blood'a dönüşür ve maceraları başlar...

Michael Curtiz'in hikâyesini anlatışına göre motive ettiği kamera hareketleri (ki kamerası çoğu zaman yerinde durmuyor) klasik kompozisyonları, gölgeleri kullanışı, sessiz sinema döneminin mirasını taşıyan Curtiz'in görsel sinematik anlayışını ortaya koyarken bu aksiyon filmine de çok şey kazandırıyor. Curtiz'in teknikleri kendinden sonra bir çok yönetmeni görsel açıdan etkilemiş (Steven Spielberg gibi).

Curtiz'in filmde kullandığı kamera hareketlerinden birine örnek vermek gerekirse geminin sallandığı etkisini yaratmak ya da geminin sallanışını daha da kuvvetlendirmek için kullandığı basit ama etkili tekniği verebiliriz: Kamera karaktere yavaşça yaklaşıyor (dolly-in) ve yavaşça uzaklaşıyor (dolly-out); özellikle yakın çekimlerde bu teknik daha etkili. Örnek olarak: Arabella (Olivia de Havilland) ve Lord Willoughby (Henry Stephenson)'nin (Captain Blood'un gemisinde iken) yemek masasında konuştukları sahneyi ya da daha sonraki sahnelerde Captain Blood'un (Flynn) güvertede adamlarına konuştuğu sahneyi verebilirim.

Filmin görüntü yönetmenleri iki büyük usta: Hal Mohr (A Midsummer Night's Dream, Phantom of the Opera) ve Ernest Haller (Jezebel, Gone with the Wind).

Filmin finalindeki deniz savaşı sahnesi zamanına göre bir hayli etkileyici. Minyatür çekimleri, set çekimleri, gerçek lokasyonda yapılan çekimler ve 1924'de Frank Lloyd tarafından çekilen The Sea Hawk adlı filmden alınan görüntüler kurguda çok güzel bir şekilde harmanlanmış.

Beş dalda Oscar'a (En İyi Film, Yönetmen, Senaryo, Ses, Müzik) aday olan film törenden eli boş dönse de oyuncuları Errol Flynn'i ve Olivia De Havilland'ı yıldız seviyesine taşımış. Filmin ardından ikili sekiz filmde daha birlikte çalışmışlar. Yönetmen Curtiz ve Flynn ise toplamda 12 filmde birlikte çalışmışlar (Robin Hood, The Sea Hawk'ın yeniden yapımı ve Dodge City gibi...).

İlgilisine...