31 Mayıs 2015 Pazar

STAND BY ME - (1986)

STAND BY ME

Yönetmenliğini Rob Reiner'ın yaptığı filmin senaryosunu Stephen King'in "Body" adlı kısa öyküsünden Raynold Gideon ve Bruce Evans uyarlamış. Filmin senaryosu En İyi Uyarlama Senaryo dalında 1987'de Oscar'a aday gösterilmiş.

Filmin başrollerinde Wil Wheton, River Phoenix, Corey Feldman ve Jerry O'Connell var. Yardımcı rollerde ise Kiefer Sutherland ve John Cusack dikkat çekiyor. Kendisi de bir aktör olan Rob Reiner oyuncularından çok iyi performanslar alabilmeyi başarmış. Özellikle -genç yaşta ölen- River Phoenix'in oyunculuk yeteneği parlıyor.

Bu yol filminde kayıp bir çocuğun cesedini bulup, görmek için birlikte yolculuğa çıkan dört çocuğun dostluk, büyüme ve yüzleşme hikayelerini izliyoruz.

Stephen King'in öyküsünün merkezinde ana karakter River Phoenix'in canlandırdığı Chris karakteriyken, Rob Reiner kendi çocukluğuna daha yakın bulduğu, daha güçlü bağlar kurduğu Gordie karakterini filmin merkezine koymuş.

Stephen King filmden, eserleri arasından uyarlaması düzgün yapılmış ilk film olarak bahsediyor.

Bu arada filme ismini veren -geçtiğimiz aylarda ölen- Ben E. King'in ünlü şarkısı "Stand by Me". Sadece bitiş jeneriğinde çalsa da filmin içinde tematik müzik olarak melodisi kullanılmış. Filmin popüler olmasıyla Stand by Me 25 yıl sonra yeniden müzik listelerinde İlk On'a girmiş.

Yıllar önce izlediğim bu filmi yeniden izlerken kendi çocukluk anılarıma dönmediğimi, eski arkadaşlarımı düşünmediğimi söylesem yalan söylemiş olurum.

İlgilisine...

ALEXANDER PAYNE'İN ORTAK KARAKTER TEMALARI

ALEXANDER PAYNE'NİN ORTAK KARAKTER TEMALARI




Warren Schmidt (About Schmidt), Miles Raymond (Sideways), Matt King (The Descendants) ve Woody Grant (Nebraska).

Kısa Analiz Notları:

Yolculuk:

Warren, kızının Randall ile evlenmesini engellemek için düğünden bir süre önce yolculuğa çıkar. Amacı Jeannie ile konuşup onu evlilikten vazgeçirmektir.

Miles'ın en iyi dostu Jack evlenmek üzeredir. Miles ve Jack evlilik öncesinde bir haftalığına erkek erkeğe eğlenip rahatlamak için şarap ile özdeşleşmiş Santa Ynez Valley'e giderler.

Matt ve kızı, Elizabeth'in gizli aşığını bulmak için yolculuğa çıkarlar.

Woody kendisine büyük ödül çıktığına inanarak ödül parasını almak için Nebraska'ya doğru yola çıkar. Oğlu David ona yolculuğunda eşlik eder.


Duygusal Yolculuk:

Aile/dost bağları pekişir. Aile fertleri birbirlerinin gerçek karakterlerini, gerçekte kim olduklarını keşfederler. Hayat amacı ve umut bulunur. Varoluşsal açıdan bir iz bırakılır. Yalnız karakterler yalnızlıklarını giderecek birini ya da amaç/tatmin bulurlar.


Biri Tarafından Gerçekten Anlaşılma İhtiyacı/Tanınma:

Schmidt bu konuda pek şanslı değildir. Ama arayışını karavanda Vicki Rusk'a ifade eder:
- I’ve only known you for an hour or so, and yet I feel that you understand me better than my wife Helen ever did—even after 42 years of marriage. / Seni tanıyalı neredeyse bir saat kadar oldu ama senin beni, eşim Helen'ın 42 yıllık evliliğimizde beni tanıyıp/anlayabildiğinden çok daha iyi anladığını düşünüyorum. 

Maya'nın Miles'a gönderdiği sesli mesajda söylediklerine Miles'ın verdiği tepkiden Maya'nın Miles'ı anladığını anlarız.

Matt sonunda Elizabeth'i anlar. Kızlar babalarının gerçekte nasıl biri olduğunu anlar/tanırlar.

Woody oğlu David tarafından anlaşılır. Zaten film boyunca yaptıkları yolculukta babasının o zamana kadar bilmediği yönlerini keşfetmiş, gerçekte nasıl biri olduğunu öğrenmiştir.


Atalar:

Warren yolculuğu sırasında çeşitli müzeleri ve Amerika'ya gelen ilk göçmenler hakkında düzenlenmiş bir müzeyi ziyaret eder. İlk Amerikalı ataları hakkında konuşur.

Matt'in 1800'lü yıllardan beri tüm ailesi, ataları Hawaii'deki topraklarında yaşamıştır. Evinin duvarlarında atalarının fotoğrafları vs. vardır.

Woody ve David yolculukları sırasında Rushmore dağını ziyaret ederler.


Çocukluk evi ziyaretleri:

Warren Nebraska'dan geçerken doğup büyüdüğü evi ziyaret etmek ister. Ancak evleri yıkılmış ve yerine araba lastiği satan bir dükkan yapılmıştır. Schmidt içeri girip anılarını tazeler.

Miles annesini ve dolayısıyla doğup büyüdüğü evi ziyaret eder.

Matt'in evi de toprakları da ailesinin nesil nesil anılarını, izlerini taşımaktadır.

Woody -artık harap halde olan- doğup büyüdüğü evi ziyaret eder.


Aldatan/Terk eden eşler ve Affedilmeleri:

Warren eşi Helen tarafından aldatılmıştır. Warren öğrendiğinde çok kızsa da sonra Helen'i affeder.

Miles, eşi Victoria'dan boşanmıştır. Ama hâlâ ona aşıktır. Victoria'nın başkasıyla evleneceği öğrenince öfkelenir. Bu duruma sanki aldatılma, ihanet olarak bakar. Jack'in düğününün sonundaki Miles ve Victoria'nın yaptıkları konuşmada Miles'ın haksız olduğunu kabullenip Victoria'yı affettiği hissedilir.

Matt, eşi Elizabeth'in başka biriyle ilişkisi olduğunu keşfeder. Filmin sonunda  Elizabeth'i affeder.


Aileler ve Aile bireylerinin ilişkileri/Eksantrik Aile Karakterleri:

Hepsinin eksantrik aile fertleri ve arkadaşları vardır.

Warren ve Matt'in kızlarının eş/sevgili/arkadaş (Randall ve Sid) dürüst, içten, iyi niyetli ama içlerinden geldiği gibi konuşan, yer yer kaba olan karakterlerdir.

Cinselliği rahat ifade eden karakterler: About Schmidt'te Kathy Bates'in canladırdığı Roberta, Sideways'de Jack, Nebraska'da Kate Grant.

Çıkarcı aile fertleri. The Descendants'da Matt'in ailesinden Kuzen Hugh ve diğerleri. Nebraska'da Woody'nin büyük ödül kazandığını düşünen birçok akrabası...


Yenik halde eve dönüş ve yükselen umut/yeni bir başlangıç:

Schmidt filmin sonunda evine başarısız bir hâlde döner. Ama Ndugu'nun mektubu ona umut verir.

Miles eve başarısızlık içinde döner. Ama daha sonra Maya'nın telefonu gelir ve ardından Miles Maya'nın kapısını çalar.

Matt'in eşi ölür. Ailesi geçmişlerinin izlerini taşıyan araziyi satmak hususunda anlaşmışlardır. Ancak Matt bu fikirden vazgeçer ve ailesinin topraklarını satmayı reddeder. Mücadeleye başlar.

Woody'e piyangodan büyük bir ödül çıkmamıştır ve bundan dolayı da çok istediği kamyoneti elde edememiştir, başarısız olmuştur. David babasına istediği kamyoneti alır. Woody kamyonetini eski kasabasında eski dostlarının/akrabalarının arasında sürerek istediğini, aradığı tatmini elde eder.

Taşıtlara İlgi/Yan karakter olarak taşıtlar:

Schmidt'in Winnebago Adventurer karavanı. Miles'ın kırmızı Saab'ı. Woody'nin kamyoneti.


Ek Not: Yine Alexander Payne'nin yazıp yönettiği 1999 yapımı "Election" adlı filmde Matthew Broderick'in canlandırdığı Jim McAllister da Omaha, Nebraska'lı; aynı Schmidt, Woody ve tabii ki yönetmen Alexander Payne gibi. O da Miles gibi bir lise öğretmenidir ve eşinden boşanmıştır. Tarih ve Atalar ile ilintili olarak da Jim öğretmenlikten atılınca Amerikan Doğal Tarih Müzesi'nde çalışmaya başlar.

2 Mayıs 2015 Cumartesi

DIAL M FOR MURDER - 3D - (1954)

 Dial M for Murder!  (Cinayet Var!) - 3-Boyutlu

Alfred Hitchcock'un yönettiği bu gerilim klasiğinin başrollerinde Grace Kelly, Ray Milland, Robert Cummings ve John Williams var.

Filmin senaryosunu Frederick Knott kendi oyunundan uyarlamış.

Film genel olarak birçok Hitchcock filmindeki gibi kusursuz bir cinayet planının olup olmadığını sorguluyor diyebiliriz.

Hitchcock filmi 1954'de -büyük ihtimalle stüdyo baskısıyla- 3-boyutlu olarak çekmiş. Muhtemelen 50'li yılların başlarında başlayan ve çok tutulan 3-boyutlu filmler furyasına ondan katılması istenmiş. (3-boyutlu filmlerin o altın yıllarında stüdyolar arasında -şimdiki gibi- bu format üzerine büyük bir rekabet vardı. Aynı yıl Universal'den Creature from Black Lagoon adlı korku klasiği de gösterime çıkmıştı. Onun da zamanına göre iyi bir 3-boyutlu film olduğunu belirtmeliyim. Neyse konuya dönelim...) Ancak Dial M for Murder gösterime çıktığında seyircinin 3-boyutlu filmlere olan ilgisi söndüğünden film sinemalarda daha çok 2-boyutlu olarak gösterilmiş. Hitchcock 3-boyutlu filmler furyasının sonuna denk geldiğini kendine özgü esprili diliyle ifade etmiştir.

Sonunda filmin 3-boyutlu versiyonu 2012 yılında blu-ray olarak yayınlandı. Böylece ben de filmi 3-boyutlu olarak izleme fırsatına ulaştım. Söylemeliyim ki Hitchcock 3. boyuta da bir hayli hakim. Her zamanki gibi kompozisyonları, kamera hareketleri ve kurgusu detaylıca planlanmış. Hitchcock, 3.boyutlu formatın ekrana getirdiği derinliği filminde başarıyla kullanıyor ama z eksenini hiç de öyle abartılı ve gereksiz yere kullanmıyor. Bu arada belirtmeliyim ki o ünlü cinayet sahnesinde Grace Kelly'nin masanın üzerinde mücadele ederken dehşet içinde uzattığı eli ekranın içinden çıkıp bana doğru uzandığında uzanıp yardım etmemek için kendimi zor tuttum.

Filmin görüntü transferi çok iyi değil, ses transferi de pek kusursuz sayılmaz (kesinlikle kapsamlı bir restorasyona ihtiyacı var) ama bir Hitchcock hayranıysanız bence bu filmi bir de 3-boyutlu olarak deneyimlemelisiniz.

İlgilisine...

imdb

1 Mayıs 2015 Cuma

DAS BOOT - (1981)

Das Boot (Denizaltı)

-ALARM!!!

Wolfgang Petersen'ın yönettiği bu klasiğin başrollerinde Jürgen Prochnow, Herbert Grönemeyer ve Klaus Wennemann var.

Film, 1942 yılında İngiltere'ye sevkiyat yapan gemileri batırmak için gönderilen bir Alman denizaltısında yaşanılanlar anlatıyor. Ancak denize açıldıktan bir süre sonra avcılar av durumuna düşerler. Ve bir hayli klostrofobik ve yüksek gerilimli bir hayatta kalma mücadelesi başlar.

Filmin senaryosunu Lothar G. Buchheim'ın aynı adlı romanından Wolfgang Petersen uyarlamış. Wolfgang Petersen senaryoyu hem sinema için hem de televizyon için tasarlayarak yazmış. Çünkü film; İngiliz, Alman ve Fransız televizyonlarının desteğiyle yapıldığından televizyon kuruluşları filmi bir mini-dizi olarak yayınlayabilmek için yaklaşık 5 saatlik bir televizyon versiyonunun/kurgusunun olmasını talep etmişler.

Bunca yıl 293 dakikalık televizyon versiyonunu izleme fırsatım hiç olmadı. Ama dvd'sinin varlığını keşfettim. İzledikten sonra buraya dönüp ek bilgi yazacağım.

Yönetmen, askerlerin psikolojik ve fiziksel değişimlerini yansıtmaya büyük titizlik göstermiş. Ayrıca gerçekçiliği arttırmak için yan rollerdeki askerleri oynamaları için Almanya'nın çeşitli bölgelerinden farklı yerel aksanlarda konuşan kişiler seçilmiş.

Klostrofobiyi arttırmak için yönetmen ısrarla -duvarları sökülebilen bir setten ziyade- dar setlerde ve ellerinde bulunan denizaltında çekim yapmayı tercih etmiş.

Filmin bestecisi Klaus Doldinger'in müzikleri hafızalarda yer ediyor. Görüntü yönetmeni Jost Vacano'nun kamera ve ışık çalışmasının bu filmden sonra çekilen birçok denizaltı filmine referans oluşturduğunu da belirtmeliyim. Kurgu da ise uzun yıllar Wolfgang Petersen'la çalışan Hannes Nikel var.

Setler ve denizaltının tasarımı gerçeğine bir hayli uygun olarak tasarlanmış ve inşa edilmiş. Filmin prodüksiyon dizaynı ve sanat yönetimi Rolf Zehetbauer ve Götz Weidner'e ait. Bu arada aynı yıl gösterime giren Raiders of the Lost Ark'da (Kutsal Hazine Avcıları-Indiana Jones) kullanılan denizaltı ve hangar Das Boot'da kullanılan denizaltı ve hangar. Spielberg kısa süreliğine denizaltı ve seti kiralayıp kullanmış ama kiralayan firma Das Boot ekibine haber vermeyince küçük bir kriz oluşmuş tabii...

Buraya kadar iyi güzel ancak bir problem var. Bu denizaltı bir Nazi denizaltısı... Ancak ne Kaptan ne de subayları pek Nazi hayranı değiller. Bu durum denizaltıya gönderilen (Hubertus Bengsch'ın canlandırdığı) Nazizm benimsemiş 1.Teğmen'le aralarındaki atışmalarda açıkça görülüyor. Ayrıca Alman Donanması Amiral'inin fotoğrafı üzerinde gezen kara sineğin olduğu sahne de filmin Nazi'lere hiç sempati beslemediğini gösteriyor. Wolfgang Petersen politikadan daha çok insanın bulunduğu duruma, psikolojisine, ilişkilerine; savaşın acımasızlığına ve kaosa odaklanmış. Ama yine de bazı eleştirmenler özellikle de Alman eleştirmenler filmdeki bazı karakterlere fazla sempati gösterildiğini düşünüp eleştirmişler. Filmin uyarlandığı kitabın yazarı Buccheim da bu hususta filmi eleştirmiş.

Filmin Amerika gösteriminde ise ortama gerginlik hakimmiş. Ancak filmi izlemeye ön yargılarla gelen (özellikle yahudi çevreler) ve filmi eleştiriye boğmaya hazır olan izleyici kitlesi dahi gösterimin sonunda filmi beğenmiş. Örneğin; filmin açılışında, perdede savaş zamanında kırk bin Alman denizciden otuz bininin savaşta öldüğü yazdığında seyirci buna sevinerek alkışlamış. Ama filmin sonuna gelindiğinde izleyici filmin Nazi yanlısı olmadığını anladığında bu sefer de filme olan beğenilerini göstermek için alkış tutmuşlar. Film 6 dalda Oscar'a aday olmuş ama törenden elleri boş dönmüşler. Ancak yine de film 1997 yılına kadar en çok dalda Oscar'a aday gösterilen yabancı film unvanını korumuş.

Filmin 1997 yılında gösterime çıkan Yönetmen'nin Kurgusu (209 dk.) için final versiyon diyebiliriz. Yönetmen Kurgusu'nun ses kurgusu ve miksi tamamen yenilenmiş. Orijinal diyaloglar hariç diğer tüm ses elementleri yeniden kayıt edilip surround olarak mikslenmiş. Bu iyi güzel, ancak problem olan şey: filmin İngiltere blu-ray baskısına filmin Oscar'a aday olmuş orijinal ses çalışmasının alternatif bir seçenek olarak konulmamış olması. Bu da arşivsel ve tarihsel açıdan bir kayıp olmuş. Amerikan baskısında ise filmin sinema versiyonu da mevcut ve sanıyorum ki orijinal ses çalışmasına da sahip.

İlgilisine...