14 Mart 2015 Cumartesi

SEDUCED AND ABANDONED (Sedotta e abbandonata) - (1964)

SEDUCED AND ABANDONED  
(Baştan Çıkarılmış ve Terk Edilmiş)

(spoiler/sürpriz bozan içerir!)

Aile ve Onur(!)  Pietro Germi'nin yönettiği filmin başrollerinde Saro Urzi, Stefania Sandrelli ve Aldo Puglisi var.

Film trajik bir kara-komedi. Pietro Germi Sicilya'nın katı geleneklerini, ataerkil yapısını, toplum baskısını ve elbette bir hayli muhafazakar ve dindar halkını kara mizah üzerinden alaycı bir şekilde eleştiriyor.

Açıkçası 1964'te çekilen bu filmde "günümüz" Türkiye'sinden çok fazla iz bulduğumu söylemeliyim. Öyle ki sadece mekanların ve karakterlerin isimlerini değiştirerek filmi Türkiye'ye adapte etsek yapacağımız film hiç ama hiç eğri durmaz.

Filmin konusu: Don Vincenzo'nun 15 yaşındaki kızı Agnese ablasının nişanlısı Peppino Califano'ya platonik olarak aşıktır. Peppino da Agnese'i beğenmektedir Bir gün Peppino, Agnese'i baştan çıkarır ve birlikte olurlar.

Şüphelenen ailesi Agnese'e bekâret kontrolü yaptırtır. Olumsuz sonucu öğrenen Don Vincenzo kızını eve kapatır. Bir süre sonra da Agnese'nin hamile olduğunu öğrenirler.

Don Vincenzo, Peppino'yu bulur ve Agnese ile evlenmeye ikna eder. Başta Peppino bunu kabul etse de daha sonra vazgeçer. Sebebi ise: Peppino -Agnese ile birlikte olan ilk erkek kendisi olsa dahi- evleneceği kızın "saf ve bakire" olmasını istemektedir!

Don Vincenzo ailesinin onurunu ve namusunu korumak adına kızını Peppino ile evlendirebilmek için binbir plan yapar.

Sonunda Peppino hapse girme korkusundan ötürü Agnese ile evlenmeyi kabul eder. Ancak bu sefer de Agnese, Peppino ile evlenmeyi reddeder. Agnese ve tüm ailesi halk tarafından aşağılanır. Agnese geçirdiği bu şoku atlatamadan; olanlardan ötürü hastalanan babasını, ailesini ve toplumu memnun edebilmek için istemese de artık sevmediği Peppino ile evlenmeyi kabul eder. 

Birbirini sevmeyen iki insan evlenirken toplum memnundur! Bu esnada hasta yatağında yatan Don Vincenzo ölümün ona yaklaştığını anlar ama evlilik töreni ertelenir korkusuyla ailesine durumunun haber verilmesini istemez. Kızı evlenir ve Vincenzo "onurunu korumuş" olarak ölür.
...............................................................................................................................................................

Saro Urzi'nin başarılı oyunculuğunun öne çıktığı filmde diğer oyuncular da gayet iyi performanslar sergiliyorlar. Saro Urzi performansıyla Cannes Film Festivalinde En İyi Erkek Oyuncu ödülü almış.

Filmin kurgusu gerçekten özenli ve başarılı. Mesela, Don Vincenzo'nun -trende seyahat ederken- kızını hamile bırakabilecek şüphelileri aklından geçirdiği sahnenin montajı çok iyi tasarlanmıştı.

Filmin görüntü yönetmeni Aiace Parolin. Pietro Germi zoom lensleri daha çok geniş aralıklarda kullanmak yerine kısa aralıklarda kullanıyor. Daha çok sahneyi spesifik bir noktada açıp sonra genişletiyor. Birçok sahnede bunun örneğini görüyoruz.

Bu arada filmin müzikleri ve olayları özetleyen şarkıları da filmin kendi atmosferini yaratmasına önemli bir katkıda bulunuyor.

Bir önceki filmi İtalyan Usulü Boşanma (Divorzio all'italiana) ile En İyi Yabancı Film Oscar'ı alan ve dünya çapında ünlenen Pietro Germi bu filminde de benzer bir konu işliyor. Ancak şahsım adına Seduced and Abandoned'i daha çok beğendiğimi belirtmeliyim.

Altın Palmiye'ye aday olan filmin şu ana kadar Türkiye'de çıkmış bir dvd baskısı yok. Criterion Collection'dan çıkan baskısında ise sadece İngilizce altyazı desteği mevcut. Filmin görüntü ve ses transferi gayet iyi. Diskin bölge kodu: R1. Ayrıca diskin ekstraları da doyurucu nitelikte sayılır.

İlgilisine...

imdb

1 Mart 2015 Pazar

PLAYTIME - (1967)

Jacques Tati yazıp, yönettiği ve başrolünde oynadığı Playtime ile üçüncü kez Mösyö Hulot karakterini beyaz perdeye taşıyor.

Daha önceki (ve sonraki) Mösyö Hulot filmlerinde olduğu gibi karakterin neredeyse hiç diyaloğu, repliği yok. Tati'nin tamamen fiziksel, görsel ve işitsel esprilere dayalı bir komedi anlayışı var. "İşitsel" kelimesini özellikle vurgulamak isterim çünkü Tati filmlerini izlediğinizde yönetmenin sese karşı ne kadar duyarlı olduğunu ve ses kullanımındaki ustalığını fark ediyorsunuz. Ve elbette filme eşlik eden -bir Tati filmi atmosferi yaratan- o arka planda çalan hoş müzikleri de unutmamak gerek.

Tati, Playtime'ı bir önceki Mösyö Hulot filmi olan Mon oncle (Amcam)'ın dokuz yıl ardından çekmiş. Bu süre Playtime'ın dizaynı ve finansı için harcanmış. Ayrıca Mon oncle (Amcam)'ın 1958'de En İyi Yabancı Film Oscar'ını ve Cannes'da da Juri Özel Ödülü'nü kazandığını belirtmeliyim.

Tati Playtime'ı Paris'in merkezinde çekmek istese de bu mümkün olmamış. Bunun üzerine film için stüdyoda o kadar geniş bir set ve ölçekli binalar yaptırtmış ki setin olduğu yere "Tativille" (Tatikent) denmiş. Film zamanın en pahalı Fransız filmi. Filmde görülen birçok bina büyük ölçekte yapılmış set yapıları ya da devasa bina fotoğraflarını taşıyan tekerlekli yapı iskeleleri. Tabii bu geniş caddeleri ve mekanları insanlarla doldurmak da çok zor olmuş. Prodüksiyon bu soruna figüranların yanında cansız mankenleri/kartonları kullanarak çözüm bulmuş. Sabit duran insanların çoğu bu cansız mankenler, figüranlar ise sürekli hareket halindeler.

Tati, bu geniş ve incelikle tasarlanmış büyük setlerini görüntülemek için de büyük bir format film seçmiş: 70mm. İmajlar harika bir derinlik ve netliğe sahipler. Tati filmi 70mm olarak dizayn etmiş. Bu formatı seçmesini iki sebebe dayandırıyor. Birinci sebebi: Dekorun filmin yıldızı olmasını istemiş olması. İkinci sebep ise 70mm filmin 4 kanallı sesi üzerinde taşıyabilmesi ve bunun Tati'nin ses üzerine yaratıcı fikirlerini uygulamaya daha fazla olanak sağlamasıymış. (Not: Filmin çekildiği zamanda çok kanallı ses yalnızca 70mm filmde mevcut.) Tati bu sebeplerden ötürü filmini sadece 70mm. filmi gösterebilecek donanıma sahip sinemalarda gösterilmesinde ısrar etmiş; ancak bu filmin gişesinin düşük olmasını etkileyen faktörlerden biri olmuş.

Küçük kompartımanlarına hapis olmuş insanlar...

Mimari, Tati filmlerinin en akılda kalıcı taraflarından biri. Tati bir röportajında modern mimariye karşı olmadığını belirtse de filmlerinde modern mimarinin, betonun, çelik yapıların, arabaların, kısaca modern dünyanın insanı hızla ve agresif bir şekilde kuşatmasını ve yabancılaştırmasını eleştirdiğini düşünüyorum. (Günümüzün hızla betonlaşan Türkiye'si Tati için ideal bir set olabilirdi maalesef) Aynı şekilde insanın mekanikleşmesi ve standartlaşması da eleştirdiği diğer hususlardan... Mekanikleşmeye örnek olarak, otobüse binme sahnesindeki insanları; standartlaşmaya örnek olarak ise bir acentada duvara asılı olan reklam posterleri örneği verebilirim. Posterlerin hepsinde aynı tip bina varken altlarından farklı ülkelerin isimleri yazıyor. Örnekler çoğaltılabilir... Ayrıca Mon Oncle'daki Mösyö Hulot'un kız kardeşinin evinin tasarımı ve mahallesi ile Hulot'un evi ve mahallesinin oluşturduğu tezat da barizdir. Biri modern ve soğuk; diğeri eski ve sıcaktır.

Filmde yaklaşık 45 dakika süren restaurant sahnesi gerçekten harikaydı. Uzun bir sahne olmasına rağmen kısa sayılabilecek bir sürede, yedi günde çekilmiş.

Bu filmde Hulot karakterinin ekran süresi diğer filmlere göre biraz daha az. Daha çok Hulot bir sahneye girip komedi dalgasını başlatıyor ve ardından bir süreliğine yok oluyor. Mon Oncle'ın ardından geçen dokuz yıllık aradan sonra izleyici, özlediği Hulot karakterini ekranda az görünce memnun kalmamış. Bu durum filmin Amerikan distribütörlerini de rahatsız etmiş ve filmi kısaltarak yaklaşık 93 dakika olarak Amerika'da gösterime sokmuşlar.

Tati yukarıda anlattığım üzere hiçbir harcamadan kaçınmamış ancak film ne yazık ki gişede kötü bir sonuç almış. Öyle ki filmin zarar etmesi Tati'yi iflas ettirerek 10 yıl borç altında kalmasına sebep olmuş. Tati gülerek, durumu şöyle özetliyor:" Şöyle izah edeyim, filmden önce bir evim vardı şimdi yok.". 1972'de San Francisco Film Festivalinde verdiği röportajda bundan hiç pişman olmadığını, artistik özgürlüğünü hiçbir şeye değişmeyeceğini, filmini istediği gibi yapabilmiş olmasının onun için ne kadar önemli olduğunu belirtmiştir. Tati, Playtime'dan dört yıl sonra 1971'de gösterime giren son Mösyö Hulot filmi olan Traffic'i çektikten sonra Hulot karakterini emekli etmiştir.

Film Criterion Collection'dan çıkan The Complete Jacques Tati seti içinde mevcut. Bu sette ayrıca Tati'nin tüm uzun ve kısa metraj filmleri de var. Hatta kızıyla birlikte çektiği ama yarım kalan bir filmi dahi sette mevcut. Ayrıca çok sayıda röportaj ve yapım belgeseli de setin içeriğinde var. Bölge kodu Region-A kilitli. Altyazı olarak ise sadece İngilizce altyazı var.

İlgilisine...


imdb