1 Aralık 2018 Cumartesi

STRAY DOG (Nora inu) - (1949)

STRAY DOG (Nora inu)

Akira Kurosawa'nın yönettiği bu savaş sonrası polisiye gerilim filminin başrollerinde Toshiro Mifune ve Takashi Shimura var.

Filmin senaryosunu Kurosawa ve Ryuzo Kikushima birlikte yazmışlar. Tabancasını çaldıran bir polisin gerçek hikâyesinden etkilenen Kurosawa kafasındaki hikâyesini senaryoya dönüştürmeden önce hayranı olduğu polisiye yazar Georges Simenon'un tarzına yakın bir şekilde hikâyesini roman olarak yazmış. Gerçi bu, senaryoyu yazarken işini kolaylaştırmaktan ziyade zorlaştırmış: klasik, edebiyat dili ile sinematik dil arasındaki çatışma...

Acemi detektif Murakami çok sıcak bir günde kalabalık bir otobüste tabancasını çaldırır. Tabancasını bulmak ve 'utancını' gidermek için soruşturmasına devam ederken işler daha da sarpa sarar çünkü kayıp tabancası bir soygunda ve cinayette kullanılmıştır. Bunun üzerine soruşturmasına kurt detektif Sato da dahil olur.

Acemi detektif ve usta detektifin bir araya gelmesi klasik polisiyede yaygın bir şablon. Usta detektif tecrübe ve bilgisiyle olayı çözmeye çalışırken olan biteni seyircinin ya da okuyucunun anlamasını sağlamak için ona eşlik eden acemi detektifin/yardımcının soruları gerekli olur. Sherlock-Watson, Poirot-Hastings, Sommerset-Mills vb. Ama bu filmde (yakın tarihli filmlerden örnek verecek olursam Se7en ya da Training Day gibi) merkezde usta detektif yerine genç detektif Murakami ve onun deneyimi yer alıyor.

Filmde bir sahnede Sato, katilin düşüncelerini anlamaya çabalayan Murakami'ye psikolojik analizi yazarlara bırakmasını öğütlese de büyük bir Dostoyevski hayranı olan Kurosawa bu işi filmin yönetmeni olarak üstleniyor ve filmin kötü adamı olan Yusa'yı analiz ederken izleyicisine bolca Suç ve Ceza'daki Raskolnikov karakterini hatırlatıyor.

Kurosawa ve Mifune'nin üçüncü kez bir araya geldikleri filmde Mifune başarılı bir performans sergilerken Kurosawa'nın daimi oyuncularından Takashi Shimura ise kurt detektif Sato karakterine hayat verirken ekrana geldiği her sahnede adeta rol çalıyor.

Popüler kültürde genelde çektiği samuray filmleriyle (Seven Samurai, Sanjuro, Yojimbo, Kagemusha gibi) tanınan Kurosawa'nın noir, polisiye, gerilim filmleri de en az samuray filmleri kadar iyi, hatta daha da derinlikli diyebilirim(High and Low, Drunken Angel, Bad Sleep Well gibi). Ayrıca edebiyat uyarlamalarını, dramalarını da unutmamak gerek.

Filmin siyah-beyaz sinematografisi gayet başarılı. Gece sahneleri, yüksek kontrastlı sahneler, silüetler... Filmin sinematografı Asakazu Nakai. Ayrıca Kurosawa'nın filmlerinde kullanmayı çok sevdiği long lenslere(telefoto lenslere) aşkı da bu filmde başlamış. Anlatılanlara göre Kurosawa, filmdeki cesedin bulunduğu sahnedeki figüranların performansını doğal bulmayınca daha uzaktan telefoto lensle çekerek -oyucuların ya da figüranların üzerlerindeki izlenme hissini azalttığından- istediği doğal performansları yakalayabilmiş.

Filmin kurgusu ise hayli dinamik. Flashback'ler ve paralel kurgu efektif bir şekilde kullanılmış.

Filmin set ve set dekorasyon çalışması da filmin göreceli olarak düşük bütçesine rağmen gayet başarılı ve ayrıntılı. Detay çok önemli, öyle ki kamera-izleyici görmese dahi bir şekilde sahnedeki gerçeklik hissini yükseltiyor.

Aşırı sıcak ve terleyen insanlar vurgusu ise yine Kurosawa'nın filmlerine koymayı sevdiği bir başka ayrıntı.

Sato'nun vurulma sahnesinin/sekansının inşa edilişine baktığımızda Kurosawa'nın ustalığını görüyoruz: Kötü bir şeyin gelmek üzere olduğunu vurgulayan fırtınalı hava, Sato'nun, polis olduğunu kimseye söylememeleri için verdiği uyarıya rağmen yalnız kalınca bunu dillendiren hotel yöneticisi ve bunu duyan yüzünü göremediğimiz katil, Sato'nun Murakami'ye ulaşmasında yaşadığı zorluklarla gittikçe artan gerilim, tüm bu durumla tezat olarak arka planda çalan neşeli bir şarkı ve oynaşan iki kişi, Sato ve Murakami arasında gidip-gelen paralel kurguda zamanlamalar ve de ardından işlerin kötüye gitmesi... Filmin finalindeki Murakami ve Yusa'nın karşı karşıya geldikleri sahne de hayli etkili bir diğer örnek.

Kurosawa'nın kendisi bu filmini çok sevmese ve teknik bulsa da bence Stray Dog yine Kurosawa'nın High and Low adlı filmiyle birlikte çekilmiş en iyi ve sinematik olarak öncü olan polisiye filmlerden biri.

İlgilisine...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder